- eldeki
- име́ющийся / находя́щийся в распоряже́нии
eldki istatistiklere göre — по име́ющимся статисти́ческим да́нным
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
eldki istatistiklere göre — по име́ющимся статисти́ческим да́нным
Türkçe-rusça sözlük. 2013.
eldeki yara, yarasıza duvar deliği — bir kimsenin acı ve sıkıntısı başkasına dert gibi görünmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
delik büyük, yama küçük — eldeki imkânlar gerekenden çok az anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gümüş sağ olsun, altın gidekosun — eldeki şey, elde edilmesi güç olan daha değerli bir şeyden üstün tutulmalı anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gücü yetmek (veya yetmemek) — eldeki imkânlarla ancak altından kalkabilmek, üstesinden gelebilmek Zaman zaman, şiirin ne olduğunu elimin erdiği, gücümün yettiği kadar anlatmaya çalıştım. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
bıçgıl — eldeki, ayaktaki çatlaklar, bıçılgın; yerdeki yarıklar ve çatlaklıklar I, 480bkz: bıçılgan § bıçgıl yer … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
aplikasyon — is., Fr. application 1) Uygulama 2) Bir kumaş üzerine başka bir kumaş parçasını veya bir danteli dikme yolu ile uygulayarak yapılan süs 3) Eldeki haritaya göre arazi üzerinde bir parseli kazıklarla belirtme … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçirmek — i 1) Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak 2) e Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi. K. Bilbaşar 3) i, e Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek Odanın eşyasını öbür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
istatistik — is., ği, Fr. statistique 1) Bir sonuç çıkarmak için verileri yöntemli bir biçimde toplayıp sayı olarak belirtme işi, sayımlama (I) İstatistikler gösteriyor ki sahada en çok alkışlanan oyuncu kalecilerdir. H. Taner 2) İlkelerini olasılık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
reformculuk — is., ğu Eldeki imkânlarla, ihtilale başvurmadan toplum düzeninin daha iyi duruma getirilebileceğini, sosyal adaletin sağlanabileceğini ileri süren siyasi sistem, ıslahatçılık … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırıkla atlama — is., sp. Atletizmde, eldeki sırıktan güç kazanarak belirli yükseklikteki çıtayı aşmak için yapılan bir yarışma türü, sırıkla yüksek atlama … Çağatay Osmanlı Sözlük